Abdal Musa (1271-1361) Elmalı

Abdal Musa, Hacı Bektaş dergahında Kadıncık Ana tarafında eğitilmiş ve ondan el alarak yolu sürdüren bir yoleri olmuştur. Tarihçiler hiç söz etmezler fakat Yunus Emre ile mutlaka tanışdıkları düşünülmektedir. Çünkü ikiside yol eri ve Hacı Bektaş-ı Veli devamcılarıdır. Anadolu’daki Alevi örgütlenmesini geliştiren, kurumsallaştıran, yüzlerce kişiye eğitim verip irşad eden büyük önderlerden birisidir. Hacı Bektaş-ı Veli’nin manevi halifelerinden olup, yaşadığı dönemde ve sonraki dönemlerde Aleviler için bir gönül eri olmuştur. Yola verdiği hizmetle gönülleri fethetmiş bir erendir. Kadıncık Ana, Hacı Bektaş ve Yunus Emre’den sonra yolun toparlayıcısı ve örgütleyicisidir. Hacı Bektaş’a atfedilen “dört kapı kırk makam” ilkesinin Abdal Musa tarfından hiç ele alınıp uygulandığına rastlanmaması düşündürücüdür. Alevi yolunun önemli erenlerinin en önden gelenleridir. Geleneksel olarak Aleviler tarafından, her yıl Anadoluda onun adına anmalar, törenler yapılarak kurbanlar kesilir, lokmalar dağıtılır.

Hayatı hakkındaki bilgilerimizin çoğunluğu menkıbelere, velayetnamelere ve bazı Osmanlı kaynaklarına dayanır. Velayetname-i Sultan Abdal Musa adlı eser, O’nun hayatı ve kişiliği hakkında bizlere bazı bilgiler ve ipuçları vermektedir. Fakat menkıbelerle yazılan kitapların doğru kaynak olması olasılığı çok zayıftır. Duyumlara bağlı anlatım tarzında abartılar ve doğru olmayan yanları olması olasılığı çoktur. fakat bu tür kitapların dışında da Alevi önderlerini tanıtan, anlatan fazla eser yoktur.

Doğum tarihi net olmamakla birlikte, Velayetname’de geçen “Hünkar Hacı Bektaş vefat edince, Abdal Musa dünyaya geldi” cümlesinden hareketle O’nun doğum yılını (1271-1361) Hacı Bektaş-ı Veli’nin vefat yılı olarak öngörebiliriz.  ”Abdal” sıfatının o dönemde Aleviler arasında dervişler için kullanıldığı bilinmektedir. Ayrıca “Köselen Musa” ve “Köse Musa” adlarıyla da anılır. Abdal Musa’nın babasının adı “Hasan Gazi” olarak verilmekte ve annesinden yetim kaldığı yazılmaktadır. Hasan Gazi, Hacı Bektaş Veli’nin amcası Haydar Ata’nın oğludur. Meftun bulunduğu türbede, kız kardeşinin mezarı da vardır. Evlenip-evlenmediği ve çocukları hakkında neredeyse bütün Alevi büyüklerinde olduğu gibi bir kayıt yoktur. Tahsili hakkında da bir kayıt yoktur. Ama tekke kurup, o tekkede eğitim ve irşad faaliyetlerini sürdürmesi, birçok önemli kişinin kendisine bağlı olması O’nun iyi bir eğitim aldığını gösterir.

Abdal Musa, Hacı Bektaşla kuzen olması ve Hacı Bektaş Dergahında büyümesi ve Alevi yolunu o zamanki temsilcisi Fatma Ana (Kutlu Melek) tarafında yetiştirilip, el verilmiştir. Sorumluluk alanı olarak Elmalı/Teke  civarı olarak belirlenir. Kurduğu dergahın bir yol okulu ve geçimini sağlayan fakirlerin yaşam alanlarıydı yeriydi. Dertlinin derman, hastaların şifa aradığı bir mekan olmuştu. Onun yaşamı bütünü ile Anadolu’da geçmiştir. Hayatının büyük bir bölümü bugünkü Antalya ilinin Elmalı ilçesi ve Tekke Köyü civarında geçmiş olduğu anlatılmaktadır. Hacı Bektaşla tanışmamış olsa da Yunus Emre gibi onun düşünceleri ve yol rotası da Hacı Bektaş ve Kutlu Melek yoludur.

Aşıkpaşazade tarihinde Abdal Musa ile ilgili şu bilgiler verilmektedir: “Hacı Bektaş nesi varsa Hatun Ana’ya emanet etti… Abdal Musa derler idi, bir derviş var idi. Hatun Ana’nın muhibi idi. Ol zamanda şeyhlik ve müridlik asla zahir değil idi. Silsileden dahi fariğler idi. Hatun ana ol azizin (Hacı Bektaş) üzerine mezar etti. Geldi, bu Abdal Musa, bunun üzerine bir nice gün sakin oldu. Orhan devri geldi gazalar etti.”

Abdal Musa Sultan, öğretisinde çok bilge ve aynı zamanda şair olan biridir. Tarihçiler onun edebi ve sanatsal becerilerinden çok örgütleyici ve eğitici yönü ile öne çıkarırlar. Mesleki eğitim ve yolla ilgili eğitimin ağırlıklı öğretildiği bir dergahtı. Dergah aynı zamanda yola gönüllü hizmet için gelenlerin ve çaresizlerin eviydi. Osmanlı döneminde çok ağır vergiler altında çaresiz kalan Alevi halkı, her şeyini bırakıp dergâha sığınırdı. Yoksulluk, açlık ve baskılar sonucu 1527 yılında  Osmanlıya kafa tutan “Şah Kulu İsyanı” tarihçiler,  Osmanlı ordusunu iki defa yenilgiye uğratan isyan, bu coğrafyada ve dergahta örgütlendiğini yazarlar.

Geçmiş tarihlerde yaşamış olan Alevi ozanların ve önderlerin tamamında olduğu gibi, daha net ve gerçeğe yakın bilgileri kendilerin bizlere bıraktıkları kaynaklardan / eserlerden ulaşıp değerlendirme imkanını bulabiliyoruz. Abdal Musa Sultan’nın elimizde sadece 4 adet yazılı şiiri vardır. Öbür şiirlere ne oldu? Kasıtlı olarak yok mu edildiler?  Bu denli usta bir ozanın daha fazla eserler/şiirler yazmış/okumuş olduğunu düşünmeliyiz.

Vefat tarihi hakkında kesin bir kayıt yoktur. Fakat hayatından ve görüştüğü kişilerden uzun bir hayat yaşadığına kanaat getirebiliriz.Yaygın olan kanaat ve kabule göre; Abdal Musa Sultan, Antalya ilinin Elmalı ilçesi ve Tekke Köyü’nde vefat etmiştir. Yalnız kimi kaynaklarda mezarının Bursa’da olduğu belirtilmektedir.

Şiirlerinden Örnekler:

Kim Ne Bilir Bizi Nice Soydanız

Kim ne bilir bizi nice soydanız

Ne zerrece oddan ne hod sudanız

Bizim meftunumuz marifet söyler

Biz Horasan elindeki boydanız

Yedi derya bizim keşkülümüzde

Hacem umman ise biz de göldeniz

Hızır İlyas bizim yoldaşımızdır

Ne zerrece Günden ne de Aydanız

Yedi tamu bize nevbahar oldu

Sekiz uçmak içindeki köydeniz

Bizim zahmımıza merhem bulunmaz

Biz kudret okuna gizli yaydanız

Turda Musa durup münacat eyler

Neslimizi sorarsanız ”Hoy” danız

Abdal Musa oldum geldim cihana

Arif anlar bizi nice sırdanız

Abdal Musa Sultan’nın Nasihatnamesinden.

*İmdi Sultan’ın Sırrını sakla

*Az Söyle

*Sadık Ol

*Kavgalı yerden kaç

*Bilmediğin kişiye yar olma

*Düşmanlığa sebkat etmiş (ilerlemiş) ise dost olma

*Kimsenin uğradığı kötü duruma gülme

*Kendinden ulu kimse ile mücadele etme

*Doğru ol

*Musibete sabret

*Sözü düşün sonra söyle

*Malına güvenme

*Halim selim ol

*Münkire gönül verme

*Evliyaullah’ın kelamını münkire deme

*Kimseye hoş huy deme

*Dünya için gönlünü mahsun etme

*Bir kimseye bir şey için dervişlik satma

*Yalan söyleme

*Şahid olma

*Maslahat için vezir ve ricalin kapısına varma

*Bana iyi desinler diye sofuluk satma

*Düşmanına yüz verme

*Her bulunduğun hale şükreyle

*Elden gelirse yalnız nimet yeme

*Tarikat padişahını ve karındaşını ayrı görme

*Evliyaullahdan ve Mürşidden gönlün ayırma

*Hak divanından ayrılma

*Ahde vefa et

*Vaktini zayi etme

*Ehlullah ile muhabbette iken EYVALLAH KEREM ETTİNİZ diye niyaz et

*Kallaş pirsiz adamlar ile yoldaş olma, zira yol erkan      bozulur

*Baki Gerçekler Demine Hü Dost HAK Eyvallah