Aşık Daimi (1932-1983) Tercan/Erzincan
Aşık Daimi 1932 yılında İstanbul’da doğdu, aslen Erzincan’ın Tercan ilçesine bağlı Karahüseyin Köyü’ndedir. Ali Babaoğulları’ndan Baba Daimi, Birinci Dünya savaşı sıralarında İstanbul’a göç etmiştir. Aşık Daimi’nin iki dedesi de saz şairiydi o nedenle saz çalmayı ve söylemeyi kolayca öğrendi. Ocak’dan yetişmiş bir ocakzadedir. Bir süre sonra da kendi deyişlerini okumuştur. Çok değerli eserler üretmiş ve Alevi-Bektaşi edebiyatına önemli katkılarda bulunmuştur. İstanbul’dan ayrılarak bir süre baba diyarında kalan Aşık Daimi, 1950 yılında evlendi iki kızı ile iki oğlu dünyaya geldi. 1962 yılında bir daha dönmemek üzere İstanbul’a yerleşti.
TRT Genel Müdürlüğü’nce açılan sınavı kazandı. Zaman zaman yurtiçi ve yurtdışında konserler verdi. 17 Nisan 1983 tarihinde aramızdan ayrıldı. Geleneksel halk yazınını izleyerek toplumdaki açılıma ayak uydurarak gerçekçi, halkçı bir tutuma ulaşmış, din, mezhep ayırımı gözetmeden, zorbalık ve haksızlığa karşı çıkmış. İnsanı yüceltmiştir. Bazı eserleri birçok sanatçı tarafından seslendirildi.
Şiirlerinden Örnekler:
Masivadan Çektik Eli
Masivadan çektik eli, Biz erenler kurbanıyız
Bir mürşide dedik beli, Piştik aşkın püryanıyız
Fark edemez bizi her can, Nümeyandır esrarımız
Seçtik hal içinde halı, Hakikatin devranıyız
Sakın aldanma ağyara, Yolundan şaşırır seni
Uyan eriş maksuduna, Biz birliğin kervanıyız
İnci mercan sedef döker, Arifi Kamil olanlar
Azmedip aşkın şehrine, Gidenlerin burhanıyız
Kalır bahri delalette, Can gözünü açmayanlar
Seyreder dertli Daimi, Biz o yarin seyranıyız
Çoktan Beri Arzuladık Sizleri
Çoktan beri arzuladık sizleri
Muhabbetli dostlar sefa geldiniz
Sevindirip şadettiniz bizleri
Muhabbetli dostlar sefa geldiniz
Günler geçti hafta geçti özledik
Bacı gardaş yolunuzu gözledik
Sevginizi kalbimizde gizledik
Muhabbetli dostlar sefa geldiniz
Demsiz muhabbetsiz dostu niderim
Muhabbetli olan dosta giderim
Dostları görünce bitti kederim
Muhabbetli dostlar sefa geldiniz
Çoktan beri gelmediniz buraya
Şifasınız, melhemsiniz yaraya
Artık engel karışmasın araya
Muhabbetli dostlar sefa geldiniz
Dertli Daimi’nin sevgisi özden
Dost dostu çıkarmaz gönülden gözden
Eksiğim var ise hoş görmek sizden
Muhabbetli dostlar sefa geldiniz
Açıldı Canlar Meydanı
Açıldı canlar meydanı
Dostlar sefa getirdiniz
Sohbet bürüdü her yanı
Dostlar sefa getirdiniz
Dostadır temennilerim
Sağlık esenlik dilerim
Bacı kardeş emmilerim
Dostlar sefa getirdiniz
Dosttur gönüller yücesi
Dilimden düşmez hecesi
Bu gece sohbet gecesi
Dostlar sefa getirdiniz
Dostlarımın bakışı bir
Gönüllerde akışı bir
Yüzlerdeki nakışı bir
Dostlar sefa getirdiniz
Daimi’yim kelam ile
Sevgi ile selam ile
Feyiz ile ilham ile
Dostlar sefa getirdiniz
Bilen Bilir Bizi Ne Devrandayız
Bilen bilir bizi ne devrandayız
Evvel edep erkan yoldan geliriz
Aşikar olmuşuz nümeyandayız
Hakikatte gizli haldan geliriz
Biz aşıkı Hakk’ız uyan aldanmaz
Bize güman eden kişi yol almaz
Hakikat ırmağı akar bulanmaz
Bahri Hakk’a giden selden geliriz
Aşıkız gezeriz cihan içinde
Pazarımız haktır irfan içinde
İnci, lalü gevher mercan içinde
Dürrü meknun saçan gölden geliriz
Aşık olmayana umman boylanmaz
Bu bir sırdır her kişiye söylenmez
Bir güzel sevmekle gönül eğlenmez
Güzeli çok nazlı elden geliriz
Daimi kemterim ne devran bilir
Aşıkız bizleri arifan bilir
Kuş dili söyleriz Süleyman bilir
Nur-i Zulal olan belden geliriz
Döner Miyiz Gerçeklerin Yolundan
Döner miyiz gerçeklerin yolundan
Bütün alem bize düşman olsa da
Yılar mıyız bu sevdanın çölünden
Bizimle gelenler pişman olsa da
Vurguncular bozguncular nifaklar
Ey kafası büyük beyni ufaklar
Yakındır doğacak aydın şafaklar
Korkarmıyız sonu zindan olsa da
İşte budur devrimlerin dönemi
Asılsak kesilsek nedir önemi
Aydın ufuklara gider bu gemi
Faşizim kudursa tufan olsa da
Yakındır senin de vaktin dolacak
Sanma ki ettiğin sana kalacak
Ezilen ezenden hakkın alacak
Günde yüz devrimci kurban olsa da
Daimi’yim gerçeklere söverler
Uluyanlar bir gün boyun eğerler
Halka dönecektir artı değerler
Bugün haklarımız ziyan olsa da
Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım
Ne ağlarsın benim zülfü siyahım
Bu da gelir bu da geçer ağlama
Göklere erişti feryadım ahım
Bu da gelir bu da geçer ağlama
Bir gülün çevresi dikendir hardır
Bülbül har elinde ah ile zardır
Ne de olsa kışın sonu bahardır
Bu da gelir bu da geçer ağlama
Daimi‘yim her can ermez bu sırra
Gerçek kamil olan yeter o nura
Yusuf sabır ile vardı Mısır’a
Bu da gelir bu da geçer ağlama
Bin Dokuz Yüz Yetmiş Sekiz Sonları
Bin dokuz yüz yetmiş sekiz sonları
Yüzlerce masumun aktı kanları
Hunharca budandı yurt fidanları
Maraş’a Maraş’a hele Maraş’a
Maraş’ta kıyıyor gardaş gardaşa
Cahil sürüsünün gözü karardı
Ananın karnında bebek tarardı
Ne güneşler battı renkler sarardı
Maraş’a Maraş’a hele Maraş’a
Maraş’ta kıyıyor gardaş gardaşa
Kimi satırlarla kana boyandı
Kimi diri diri ateşte yandı
Vuran ne Fransız ne de Yunan’dı
Maraş’a Maraş’a hele Maraş’a
Maraş’ta kıyıyor gardaş gardaşa
Yavruyu kundağa belerken ana
Kundağı elinde bulandı kana
İnsan olan bunu yapmaz insana
Maraş’a Maraş’a hele Maraş’a
Maraş’ta kıyıyor gardaşgardaşa
Dertli Daimi’yim zulüm bitmiyor
Kanlı Maraş hayalimden gitmiyor
Tarihe yazmaya elim tutmuyor
Maraş’a Maraş’a hele Maraş’a
Maraş’ta kıyıyor gardaşgardaşa