Meluli (1892-1989) Afşin/Maraş
Aşık Meluli, (1892-14 Kasım 1989) Afşin’in Kötüre köyünde doğdu. Asıl adı Karaca Erbil’dir. 7-8 yaşlarında köyündeki bir hocadan Arapça okuma yazma öğrendi.
10 yaşlarında Afşin’de Ermeni aile dostlarının yanına gönderildi. 20 yaşlarına dek Ermeni okulunda eğitim gördü. Arapça, Ermenice, matematik ve edebiyat dersleri aldı. Şiir ve edebiyata ilgisi de daha çok bu dönemde gelişti. Yöresindeki birçok aşığın yanı sıra, kaynaklara geçmiş başka aşıkların da şiirlerini öğrenerek kendini geliştirdi. Varlıklı bir insan olan babasının haksızlıklarına dayanamayarak eşiyle birlikte köyünü terketti. Ortadoğu’nun çeşitli yerlerini dolaştı, değişik insanlarla ve aşıklarla tanıştı. Aşık Meluli, şiirlerinde insan ve sevgi öğesini öne çıkardı. Ancak politik taşlamalardan tasavvufadek her konuyu ele aldı. Birçok sanatçı tarafından bestelenen şiirlerinin bir bölümünü Latife mahlasıyla yazan Meluli’nin eserleri değişik gazete, dergi ve araştırmalarda yer aldı.
Alevi yolunun soydan geçen yani babadan oğula geçen Dedelik statüsü ile sürdürülen, İslam kıyafetleri ile yaşatılan Aleviliğe karşı çıkan ve kendilerini “Hakikatçılar” olarak adlandırılan grubun üyesidir. Yolu bilen de bilmeyen de bir sürü hatalarına rağmen Alevi yolunu sürdürmeye çalışmasından rahatsızlığını belirterek, yolun gidişatında şikayetçi olan Meluli;
Her mecliste akıl çoktur hal yoktur
Ümit edip el atacak dal yoktur
Edep haya kalktı erkan yol yoktur
İbret namı oldu bu zamanımız
Herkes hoca olmuş okuyan çoktur
Kimsenin kimseye minneti yoktur
Her birisi bir sofi-i zerraktır
Kalmadı yol erkan bilmeyenimiz.
Meluli’nin yaşamı ve şiirlerine ilişkin ayrıntılı bir araştırma, torunları Latife Özpolat ve Hamdullah Erbil tarafından»Meluli Divanı ve Aleviliğin, Tasavvufun, Bektaşiliğin
Tarihçesi« (1992) adıyla yayımlandı.
Şiirlerinden Örnekler:
Ey Gönül Biz Dostun Dervişanıyız
Ey gönül biz dostun dervişanıyız
Dergah-ı alamız dost otağıdır
Can teslim etmişiz koç kurbanıyız
Gerdana çalınan dost bıçağıdır
Cenneti parasız zahide verdik
Cehennem korkusun gönülden sildik
Huriyi gılmanı biz burda bulduk
Bizim cennetimiz yar kucağıdır
Okuduk Kur-an’da mana-yı hece
Bize ders veremez dede ve hoca
Muhammed miraca gidermiş gece
Bizim miracımız dost otağıdır
Arapça bilmezem Türkçe’dir sözüm
Dosttan gayrısını hiç görmez gözüm
Günde yüzbin kere sürerim yüzüm
Hac’c el-ekberimiz dost ayağıdır
Söyletmeyin şu Meluli deliyi
Nideyim ben gelip geçen nebiyi
İsa gibi diri kılan ölüyü
Şol lebinden akan dost ırmağıdır
Söyle Dilber Suçum Nadir
Söyle dilber suçum nedir
Seni candan sevdiğim mi
Seni Allah gibi bilip
Sana gönül verdiğim mi
Aşık oldum mah yüzüne
Mailem ela gözüne
Söylenen her bir sözüne
Kanıp ta inandığım mı
Bu sevda gele başına
Kanlar karışa yaşına
Gece gündüz ateşine
Hiç durmayıp yandığım mı
Va’dına vefa var gibi
Safi lekesiz nur gibi
Allah’a güvenir gibi
Ben sana güvendiğim mi
Meluli’yem bahtım kara
Düşmüşüm garip diyara
Sen gibi gonca nigara
Bu kadar bağlandığım mı
Bu Dünyanın Temelini
Bu dünyanın temelini
Kurmadan yoğuran benim
Hiç yok iken Adem nesli
Adem’i doğuran benim
Yeşil kandil nuru benim
Cennetteki huri benim
Adem ata yari benim
Şit’i de doğuran benim
Geçen Peygamberler bir, bir
Hep benden aldı feyz-i- nur
Musa’ya dahi dağ-ı Tur
İsa’yı doğuran benim
Ta ezelden nur-u kandil
Fatima Anamızdır bil
O yuttu iki gonca gül
Hüseyni doğuran benim
Latife sanma be kardaş
Rum’a geldi Hacı Bektaş
Doğunca oğlu Timurtaş
Onu doğuran da benim
Ne Hacıyız Ne Hocayız
Ne hacıyız ne hocayız
Ne falcı ne muskacıyız
Bizler Güruh-u Naci’yiz
Mahşer günü pevramız yok
Kamil sözü Kur’anımız
Hikmet söyler irfanımız
Hakikattir erkanımız
Yalan yanlış foyamız yok
Yasak bize buğz-u hasret
Gönlümüz bir ilelebet
Aramıza fitne fesat
Sokan şeytan havamız yok
Övünmeyiz aslımızla
Sevişiriz dostumuzla
Uğraşırız nefsimizle
Kimse ile davamız yok
Meluli‘yim sözümüz bir
Dostumuzla özümüz bir
Yer içeriz nazımız bir
Sen ben diye kavgamız yok